30.10.2022 09:27
Yurt
Dışından Getirilerek Sermaye Olarak Konulan Yabancı Paraların Değerlenmesi
Sonucunda Oluşan Olumlu Kur Farkları Nakit Sermaye Artırımı İndiriminden
Yararlanabilir (Mi)
Mustafa Baturhan Gençaslan
(Bu
makale Vergi Dünyası Dergisinin Şubat/2019 sayısında yayımlanmıştır.)
ÖZ
213 sayılı Vergi Usul
Kanunu’nun 280/A maddesi, 27.03.2018 tarihinde ikinci mükerrer Resmi Gazete’de
yayımlanan 7103 sayılı “Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”un 11’inci maddesinde yer alan hukuki
düzenlemeyle yürürlüğe girmiş, böylelikle, yurtdışından getirilerek sermaye
olarak konulan yabancı paraların değerlenmesine yönelik olarak özel bir
uygulama ihdas edilmiştir. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10/1-ı
maddesinde ise nakit sermaye artırımında indirim müessesesi düzenlenmiştir.
Makalemizde, Vergi Usul Kanunu’nun 280/A maddesinin uygulanması neticesinde
özel fonlar hesabında biriken olumlu kur farklarının nakit sermaye artırımı
indiriminden yararlanabilme durumuna ilişkin olarak görüşümüz açıklanacaktır.
Anahtar Kelimeler: Yabancı Para, Değerleme, Sermaye Artırım İndirimi, Yatırım
Teşvik
1. GİRİŞ
213 sayılı Vergi Usul
Kanunu’nun (VUK) 280/A maddesine 7103 sayılı “Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”un 11’inci
maddesiyle Kanun’un yayım tarihi olan 27.03.2018 tarihinden sonra
tescil edilen tam mükellef sermaye şirketlerine uygulanmak üzere “yurtdışından getirilerek sermaye olarak konulan yabancı paralar” başlıklı yeni bir değerleme sistematiği getirilmiştir[1].
7103 sayılı Kanun’da yer
alan bu düzenlemesinin gerekçesinde; “Yatırım teşvik belgesi kapsamında yatırım yapacak tam mükellef
sermaye şirketlerine, işe başladıkları hesap dönemi
ve bu dönemi takip eden hesap döneminde sermaye olarak yurtdışından getirilen yabancı paralar için yeni bir değerleme müessesesi
getirilmektedir. Öngörülen düzenlemeyle, bu amaçla getirilen yabancı paraların
işe başlanılan hesap dönemini takip eden hesap dönemi sonuna kadar
kullanılmayan kısmı ile yatırım teşvik belgesinde öngörülen yatırımları
gerçekleştirmek üzere kullanılan kısmı için yabancı para değerlemesi nedeniyle
ortaya çıkacak vergisel sonuçların önlenmesi
amaçlanmaktadır. Madde ile ayrıca, maddenin
uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkili
kılınmaktadır.” denilmiş ve Bakanlık bu yetkisini 25.05.2018
tarihinde yayımladığı 495 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile
kullanmıştır[2].
6637 sayılı “Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 8’inci
maddesiyle 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun (KVK) “diğer indirimler” başlıklı 10’uncu maddesinin
birinci fıkrasının (ı) bendinde “sermaye şirketlerinin sermaye
birikimlerinin artırılması ve yurtdışı merkezli bankalarda faizde tutulan
nakitlerin şirket sermayelerine eklenmesini teşvik” amacıyla “nakit sermaye artırımında indirim” müessesesi
düzenlenmiştir.
7103 sayılı Kanun’un genel
gerekçesinde yatırım, üretim ve istihdamın teşvik edilmesi gayesiyle
muhtelif yasal düzenlemelerin yapıldığı belirtilmektedir. Bu mülahazayla,
makalemizin ilerleyen bölümlerinde VUK’un 280/A maddesi ile getirilen değerleme
sistematiğinin uygulanması sonucunda pasifte yer alan özel fon hesabında oluşan
olumlu kur farklarının nakit sermaye artırımı indiriminden yararlanıp
yararlanamayacağına ilişkin olarak görüşümüz açıklanacaktır.
2. VUK 280/A MADDESİNİN İLGİLİ
HÜKÜMLERİ
VUK’un 280/A
maddesinin birinci fıkrası, “Yatırım teşvik belgesi
kapsamında yatırım yapacak tam mükellef sermaye şirketlerine, işe başladıkları hesap dönemini takip eden hesap dönemi sonuna
kadar yurtdışından getirilerek
sermaye olarak konulan yabancı paraların, söz
konusu dönem zarfında yatırım teşvik belgesi kapsamında sarf olunan kısmı nedeniyle
oluşan kur farkları pasifte özel bir fon hesabına alınabilir[3]. Bu durumda
olumlu kur farkları bu hesabın alacağına, olumsuz kur farkları ise bu hesabın
borcuna kaydedilir.” şeklindedir.
Maddenin üçüncü fıkrasının birinci cümlesinde, “Birinci fıkra uyarınca oluşan fon hesabı, sermayeye ilave edilme dışında, herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya
işletmeden çekildiği takdirde, bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile
ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tabi tutulur.” denilmektedir.
3. NAKİT SERMAYE ARTIRIMI
MÜESSESESİ (KVK 10/1-I MADDESİ DÜZENLEMESİ)
3.1. Nakit Sermaye Artırımı
Müessesesinin İlgili Hükümleri
KVK’nın 10/1-ı
maddesinin birinci fıkrasında “… hariç olmak üzere sermaye şirketlerinin ilgili hesap dönemi
içinde, ticaret siciline tescil edilmiş olan ödenmiş veya çıkarılmış sermaye
tutarlarındaki nakdi sermaye artışları veya yeni kurulan sermaye
şirketlerinde ödenmiş sermayenin nakit olarak karşılanan kısmı üzerinden … ilgili hesap döneminin sonuna kadar hesaplanan tutarın
%50'si.”nin diğer indirim olarak dikkate alınabileceği
belirtilmiş, ikinci fıkrasının birinci cümlesinde, “Bu indirimden, sermaye artırımına ilişkin kararın veya ilk
kuruluş aşamasında ana sözleşmenin tescil edildiği
hesap döneminden itibaren başlamak üzere izleyen
her bir dönem için ayrı ayrı yararlanılır.” şeklinde ifade
edilmiş ve üçüncü fıkrasının üçüncü cümlesinde, “…bilançoda yer alan öz sermaye kalemlerinin sermayeye eklenmesinden kaynaklanan … sermaye artırımları,
indirim hesaplamasında dikkate alınmaz.” denilmiştir. Yine, 1
Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nin (Tebliğ) 10.6.1. bölümünde, “Bilançoda yer alan öz sermaye kalemlerinin sermayeye
eklenmesinden kaynaklanan sermaye artışları”nın indirim
tutarının hesaplamasında dikkate alınmayacağı açıklanmıştır.
Tebliğ’in 10.6.1. bölümünde,
düzenlemenin getiriliş amacı sermaye şirketlerinin sermaye
yapılarının güçlendirilmesi olduğu belirtilmektedir. 6637
sayılı Kanun’la yasalaşan maddenin gerekçesinde[4] görüldüğü
üzere komisyon görüşmeleri sırasında, KVK’nın 10/1-ı maddesinin üçüncü
paragrafının son cümlesine “bilançoda yer alan öz sermaye
kalemlerinin sermayeye eklenmesinden kaynaklanan …” hükmünün
eklendiği zira böyle bir durumda işletmeye dışarıdan ilave nakdi
bir kaynak girişi olmayacağı ifade edilmiştir.
3.2. Bilançoda Yer Alan Öz
Sermaye Kalemleri
Öz sermaye kalemleri genel
itibariyle aşağıdaki unsurlardan oluşmaktadır[5]:
- Hisse Senedi İhraç Primleri (Emisyon Primleri)
- Hisse Senedi İptal Karları
- Yasal Yedekler
- Statü Yedekleri
- Olağanüstü Yedekler
- Geçmiş Yıllar Karları
- İştirak ve Gayrimenkul Satış Kazancı İstisnası Kaynaklı
Fonlar
- Enflasyon Düzeltmesi Olumlu Farkları
- Enflasyon Düzeltmesi Karı (2003 Yılı)
- Özel Fonlar
3.3. 6102 sayılı Türk Ticaret
Kanunu’nun (TTK) İç Kaynaklardan Yapılan Sermaye Artırımı Hükümleri
TTK’nın “iç kaynaklardan sermaye artırımı” başlıklı
462’nci maddesinin ilgili hükümleri şu şekildedir:
“(1) Esas sözleşme veya genel
kurul kararıyla ayrılmış ve belirli bir amaca özgülenmemiş yedek akçeler ile
kanuni yedek akçelerin serbestçe kullanılabilen kısımları ve mevzuatın bilançoya konulmasına ve sermayeye eklenmesine izin
verdiği fonlar[6]sermayeye dönüştürülerek
sermaye iç kaynaklardan artırılabilir.
(2) …
(3) Bilançoda sermayeye
eklenmesine mevzuatın izin verdiği fonların bulunması
hâlinde, bu fonlar sermayeye
dönüştürülmeden, sermaye taahhüt edilmesi yoluyla sermaye artırılamaz. Hem bu fonların sermayeye dönüştürülmesi hem de aynı zamanda ve
aynı oranda sermayenin taahhüt edilmesi yoluyla sermaye artırılabilir. Artırım
genel kurul veya yönetim kurulu kararının ve esas sözleşmenin ilgili
maddelerinin değişik şeklinin tescili ile kesinleşir. Tescil ile o anda mevcut
pay sahipleri mevcut paylarının sermayeye oranına göre bedelsiz payları
kendiliğinden iktisap ederler. Bedelsiz paylar üzerindeki hak kaldırılamaz ve
sınırlandırılamaz; bu haktan vazgeçilemez.”
3.4. Nakit Sermaye Artırımı
Müessesesinde Yatırım Teşvik Belgeli Yatırımlar
KVK’nın 10/1-ı maddesinde
yer alan düzenlemenin dördüncü paragrafıyla Bakanlar Kuruluna belirli
durumlarda indirim oranını artırma/eksiltme yetkisi verilmiş ve Bakanlar Kurulu
da söz konusu yetkiyi 26/6/2015 tarihli ve 2015/7910 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararı ile kullanmıştır[7].
Buna göre, Tebliğ’in 10.6.4.1. bölümünde indirim oranları açıklanmış
olup, “Nakdi olarak artırılan sermayenin, yatırım teşvik belgeli üretim ve sanayi tesisleri ile bu tesislere ait makine ve
teçhizat yatırımlarında ve/veya bu tesislerin
inşasına tahsis edilen arsa ve arazi yatırımlarında kullanılması durumunda,
yatırım teşvik belgesinde yer alan sabit yatırım tutarı ile sınırlı olmak
üzere 25 puan ilave edilmek suretiyle söz konusu indirim uygulanacaktır.” hükmüyle,
nakit sermaye indiriminden yararlanmak isteyen mükelleflerin nakit olarak
artırdıkları sermayelerini yatırım teşvik belgesi kapsamında endüstriyel tesis
yatırımında ve bu tesislere ait makine ve teçhizat yatırımlarında kullanmaları
halinde genel oran olan % 50 oranına 25 puan ilave edilmesiyle oluşan % 75
oranını tatbik etmeleri mümkün olmaktadır.
4. VUK’UN 280/A MADDESİNİN
TATBİK EDİLMESİ SONUCU OLUŞAN FONLAR NAKİT SERMAYE ARTIRIMI İNDİRİMİNE TABİ
OLABİLİR Mİ?
Öncelikle, bilançoda yer alan öz sermaye kalemlerinin
sermayeye eklenmesinin nakit sermaye artırımı indirimi karşısındaki durumu ile
ilgili olarak farklı görüşlere yer vermenin gerektiği kanaatindeyiz. Zira, bu
görüşlerin makalemizin konusu ile ilgili olarak ışık tutabileceği
düşünülmektedir.
4.1. Öz Sermaye Kalemlerinin
Sermayeye Eklendiği Taktirde İndirimden Yararlanılabileceği Görüşleri ve
Değerlendirmelerimiz
Bir görüşte, öz sermayede yer
alan fonların veya geçmiş yıl karlarının önce sermaye azaltımına tabi tutularak
ardından sermaye artırımı yapılmasında nakit sermaye artırım indiriminden
yararlanmayı engelleyici bir hüküm bulunmadığı ifade edilmektedir[8].
Yine bir diğer görüşte,
dağıtıma konu olabilecek geçmiş yıl karları için gerekli stopajların yapılması,
kar dışındaki öz sermaye unsurları için de yine vergisel yükümlülükler yapılıp
ortaklara dağıtıldıktan sonra bu kaynaklarla nakit sermaye artışına gidilmesinin
mümkün olduğu değerlendirilmektedir[9].
Yukarıdaki görüşlerin temel dayanak noktasının KVK’nın
10/1-ı maddesinin lafzı olduğu düşünülmektedir. Zira, gereken vergisel
yükümlülükler yerine getirildikten sonra bilançodaki öz sermaye kalemleri
kullanılarak “dolaylı” yoldan yapılacak nakit sermaye artırımlarını engellemeye
yönelik herhangi bir hüküm madde lafzında mevcut değildir.
Yine, emisyon primlerinin de nakit sermaye gibi dikkate
alınmasının düzenleme amacına uygun olacağı[10] farklı
bir görüş olarak belirtilmiştir. Esas itibariyle, bu görüş kendi içinde
tutarlıdır. Eğer amaç kurumların mali yapısını veyahut sermaye yapısını
güçlendirmekse, anonim şirketlerin kuruluşlarında veya sermayelerini
artırdıkları sırada çıkardıkları payların itibari değeri ile satış değeri
arasındaki pozitif fark olan emisyon primlerinin, kurumun banka hesabına daha
fazla para girmesine neden olması, yani işletmenin aktif değerini artırması ve
dolayısıyla daha fazla işletme sermayesi yaratması nedeniyle, anonim
şirketlerin sermaye yapısının güçlenmesine katkıda bulunduğu düşünülebilir.
Diğer yandan, Tebliğ’in
5.6.2.4.3. bölümünde, “dönem kârından ayrılan
yedekler kullanılmak suretiyle sermaye artırımında bulunulması halinde ise bu
işlem sonucu ortaklara bedelsiz hisse senedi verilmesi ile fiilen kâr payı
dağıtılması arasında fark bulunmamaktadır. Her iki halde de ortaklar, kurum
bünyesinde oluşan kârlar üzerinde tasarrufta bulunma imkânına sahip
olmaktadır.” denilmektedir. Danıştay Vergi Dava Daireleri
Kurulu’nun 07.02.2018 tarih ve E:2017/626 K:2018/51 sayılı kararında da, “kar yedeklerini kullanarak sermaye artışı gerçekleştiren şirketin ödenmiş
sermayesi, artırılan tutar kadar artmaktadır. Ortaklar açısından bakıldığında,
iştirak edilen şirketteki sermaye artışı nedeniyle sahip olunan hisse senedinin
sayısı artacağı gibi iştirakin değeri de artacağından, bu durumun, ortaklara doğrudan kar payı dağıtımından bir farkı bulunmamaktadır.”[11] Kar
yedeklerinin sermayeye ilave edilmesi neticesinde ortaklar açısından bir
gelir/kazanç elde edildiği Tebliğ ve Danıştay kararı ile kesin bir hüküm
altındaysa, böyle bir durumda, ortakların uhdesine geçen miktar kadar nakit
sermaye artırım indiriminden yararlanmak da imkan dâhilinde
olabilecektir.
Son olarak, sermaye avansına ilişkin Tebliğ’in 10.6.3.1.1.
bölümünde yer alan açıklamalardan hareketle, ortaklar tarafından sermaye
artırımına ilişkin karardan önce şirketin banka hesabına yatırılan tutarların,
banka hesabına yatırıldığı tarihten itibaren şirketin bilançosunda öz sermaye
kalemleri arasında yer alan ‘529-Diğer Sermaye Yedekleri’ hesabında
izlenmesi gerektiği, dolayısıyla, sermaye avansının vergi idaresince öz sermaye
kalemi altında değerlendirilip Tebliğ ile uygulama dâhiline alınmasının önemli
bir çelişki ve hukuka aykırılık yarattığı savunulmaktadır[12].
4.2. Öz Sermaye Kalemlerinin
Sermayeye Eklendiği Taktirde İndirimden Yararlanılamayacağı Görüşleri ve
Değerlendirmelerimiz
Ortaklara kar dağıtımı
yapıldıktan sonra bu karların kullanılması suretiyle yapılan nakit sermaye
artırımlarının, KVK’nın 10/1-ı maddesinde belirtilen indirim hakkından
yararlanıp yararlanamayacağı hususunda Gelir İdaresi Başkanlığı, “…bilançoda yer alan öz sermaye kalemlerinin sermayeye eklenmesi
suretiyle gerçekleştirilen nakdi sermaye artırımları dolayısıyla Kurumlar
Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde düzenlenen
indirim uygulamasından faydalanılması mümkün olmadığından, şirket karının önce
ortaklara dağıtılıp daha sonra da tekrar şirkete sermaye olarak konulması
işlemi dolayısıyla ve dağıtılan bu kar payı tutarıyla sınırlı olmak üzere bu
indirim uygulamasından yararlanmanız mümkün değildir.”[13] şeklinde
açıklama yapmıştır. Buna göre Gelir İdaresi Başkanlığı, geçmiş yıl karlarının
öncelikle ortaklara dağıtılıp daha sonra nakit sermaye artışına gidilmesi
halinde bu eklenen kısım için indirim uygulamasından yararlanılamayacağı
görüşündedir[14].
Bu görüşe göre, işletme öz
sermayesinde bulunan kaynağın öncelikle dağıtılmak suretiyle işletme dışına
çıkarıldıktan sonra sermaye artırımı yoluyla işletmeye tekrar koyulmasının
işletmenin mali gücüne ilave katkısı bulunmadığından, nakit olarak artırılan
sermayenin kar dağıtımından karşılanan kısmının faiz indiriminden
yararlanmaması gerekmektedir[15].
Nakit kar dağıtımında kar dağıtan şirketin malvarlığı doğal olarak azalır[16].
Dolayısıyla, kar dağıtımı yapan bir şirketin ortaklarının elde ettiği karı
başka yatırımlara kanalize etmeyerek şirkete sermaye olarak geri koyması
onların alternatif bir maliyet üstlenmelerine neden olmaktadır. Böyle bir
durumda, işletmenin varlık değerinde/mali gücünde matematiksel olarak bir
değişme olmadığı öne sürebilir, fakat, şirketlerin finansman ihtiyacını tahvil
ihraç ederek veya kredi kullanmak suretiyle karşılaması yerine öz sermayesini
kullanmasının, geri konulan paranın sermaye yapısına dolaylı olarak katkıda
bulunmasını sağladığı düşünülebilir.
7061 sayılı Bazı Vergi
Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
tasarısının 16’ıncı maddesinde dağıtılmamış kar paylarının vergilendirilmesine
yönelik bir düzenleme yer almaktaydı[17].
Buna göre, tasarıda yer alan madde ile tam mükellef kurumların ilgili hesap
dönemlerinde elde ettikleri kurum kazançlarından kurumlar vergisi ödendikten
sonra kalan dağıtılabilir karlarının sermayeye eklenmesi teşvik
edilmekte ve kurumların mali yapılarının güçlendirilmesi amaçlanmaktaydı.
Bu kapsamda, elde edildiği hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi
beyannamesinin verilmesi gereken ayı izleyen ikinci ayın sonuna kadar sermayeye
eklenen veya kar dağıtımına konu edilen dağıtılabilir kurum kazançlarından
kurum bünyesinde tevkifat yapmalarına gerek kalmayacaktı. Ancak 7061 sayılı
Kanun yasalaşıp yürürlüğe girdikten sonra söz konusu düzenlemenin kanun
metninde yer almadığı görüldü. Ne var ki, yasa koyucunun yasa tasarısında
beliren iradesinin, dağıtılmamış karların sermayeye eklenerek kurumların mali
yapılarını güçlendirmeyi sağlamak olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, yukarıda
yer alan vergi idaresinin görüşü ile yasa koyucunun görüşünün bu anlamda farklı
olduğu görülmektedir[18].
4.3. Konu Hakkındaki
Değerlendirmelerimiz
Yatırım, üretim ve istihdamın
teşvik edilmesi gayesiyle yasalaşan
7103 sayılı Kanun’un 11’inci maddesiyle, VUK’un 280/A maddesine “yurtdışından getirilerek sermaye olarak konulan yabancı paralar” başlıklı
hukuki bir düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemeyle, yatırım teşvik belgesi
kapsamında doğrudan yatırım yapacak olan tam mükellef sermaye şirketlerinin
yurtdışından döviz cinsinden sermaye (yabancı para) getirerek yatırım yapmaları
ve bu paraların yatırım teşvik belgesi kapsamında sarf olunan kısmının
değerlenmesi sırasında oluşan olumlu kur farklarının pasifte yer alan ‘549- Özel Fonlar’ hesabına alabilecekleri
belirtilmiştir. Böylece, bu paraların harcanması sırasında ortaya çıkabilecek
kambiyo karları nedeniyle oluşması beklenen kurum kazançlarının
vergilendirilmeyerek korunması sağlanacaktır[19]-[20].
KVK’nın 10/1-ı maddesinde ve Tebliğ’de, bilançoda yer alan
öz sermaye kalemlerinin sermayeye eklenmesinden kaynaklanan sermaye
artışlarınınindirim tutarının hesaplamasında dikkate alınmayacağı
açıklanmıştır. Bu konuyla ilgili olarak makalemizin 4.1. ve 4.2. bölümlerinde
farklı görüşlere ve değerlendirmelerimize yer verilmiştir.
Bize göre konunun iki yönden
değerlendirilmesi gerekmektedir. Öncelikle, Tebliğ’de belirtildiği üzere bu
düzenleme kurumların sermaye yapılarını güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Bunun da
işletmeye dışarıdan nakdi bir kaynak girişi vasıtasıyla gerçekleşmesi
gerekmektedir. TTK’nın 462/1 ve 462/3’üncü maddelerinde anonim şirketler
nezdinde gerçekleştirilecek olan iç kaynaklardan sermaye artırımı mevzuunda,
mevzuatın bilançoya ve sermayeye konmasına izin verdiği fonların bulunması
halinde bu fonlar sermayeye dönüştürülmeden sermaye taahhüt edilmesi yoluyla
sermayenin artırılamayacağı belirtilmektedir. Dolayısıyla, TTK hükümleri
doğrultusunda nakit sermaye taahhüdünde bulunan bir anonim şirketin
bilançosunda yer alan öz sermaye kalemlerinden birisi olan fonlar hesabının
öncelikle sermayeye dönüştürülmesi ve bunun ardından sermayenin taahhüt
edilmesi gerekecek, aksi halde bu hükme aykırı sermaye artışları geçersiz
olabilecektir[21].
Bu itibarla, yasa koyucunun TTK’nın ilgili hükümlerini de dikkate alarak
komisyon görüşmeleri sırasında söz konusu değişikliği ilave ettiği
değerlendirilmektedir. Zira, sermaye artırımı öncesinde veyahut sırasında bu
kalemlerin sermayeye dönüştürülmesi işlemi sermaye hesabında yer alan tutarın
sadece rakamsal olarak büyümesine neden olacak, işletme sermayesini artırıcı
bir etki yaratmayacaktır. Bu nedenle, mükelleflerin bilançolarında yer alan ve
sermayelerinin bir unsuru olan fonlarını sermayeye eklemeleri durumunda nakit
sermaye artırım indirimden faydalandırılmamaları, sermaye şirketlerinin
bilançolarındaki ‘500- Sermaye’ hesabına
doğrudan nakdi bir unsurun girmemesi dolayısıyla ihtiyatlı bir düzenleme olarak
değerlendirilebilir. Ancak makalemizin, 4.1. ve 4.2. bölümünde yer alan görüş
ve değerlendirmelerden de anlaşılabileceği üzere, bilançoda yer alan öz sermaye
kalemlerinin sermaye artırımına konu edilmesinde ve indirim imkanından
faydalanmasında torba bir anlayışın da doğru olmadığı kanaatindeyiz.
Diğer yandan, nakit
sermaye artırımı indirimi müessesesi, sermaye şirketlerinin planlanan yeni
yatırımlarını gerçekleştirirken finansal kuruluşlardan kredi kullanarak,
ortaklarından veya ortakla ilişkili kişilerden borçlanarak veya tahvil ihraç
etmek yerine yatırımlarının sermaye yoluyla finanse etmelerini teşvik etmek
amaçlı getirilmiş bir düzenlemedir[22].
Bununla birlikte, makalemizin 3.4. bölümünde de belirtildiği üzere, nakden
artırılan sermayenin yatırım teşvikli yeni yatırımlarda kullanılması indirim
oranının 25 puan artırılması suretiyle teşvik edilmektedir. Dolayısıyla,
27.03.2018 tarihinden itibaren tescil edilerek tüzel kişilik kazanan tam
mükellef sermaye şirketlerinin yurtdışından getirerek sermaye olarak koydukları
yabancı paralarını yatırım teşvik belgesi kapsamında harcamaları nedeniyle
oluşan ve pasifte takip edilen olumlu kur farklarının da sermayeye ilave
edilmesi nedeniyle nakit sermaye artırım indiriminden yararlanabilecekleri
düşünülebilir. Ancak, 280/A maddesi kapsamına giren yabancı paranın, yatırım
teşvik belgesi kapsamında yapılacak yatırımlara ilişkin ödemelerde
kullanılması/sarf edilmesi sırasında ortaya çıkan ve ‘549-Özel Fonlar’ hesabının alacağında biriken
olumlu kur farkları her halükarda yatırımlar nedeniyle bilançonun aktifinde
yani yatırımın maliyetinde yer almaktadır. Bu nedenle, yeni kurularak hükmi
şahsiyete haiz olan bu türden şirketlerin bu değerleme sistematiğini uygulamayı
tercih ettiklerinde ortaya çıkan olumlu kur farklarının fon hesabına alınması,
kurumların bu gelirlerini vergi dışında bırakarak işletme sermayelerinin
aşınmasını önlemek maksadındadır. Dolayısıyla, her iki düzenlemenin maliye
politikası çerçevesinde işletmelere vergiler yoluyla finansman desteği
sağlanması, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve teşvik edilmesi adına
birbirini tamamlayacağı değerlendirilse dahi KVK’nın 10/1-ı maddesinin lafzının
yani vergi tekniğinin bu duruma imkân vermediği sonucuna varılmaktadır.
Ancak, yatırım teşvik
belgesi kapsamında doğrudan yabancı yatırımların ülkemize döviz cinsinden
sermaye getirerek yatırım yapması, bu yeni yatırımların içinde bulunduğumuz
ekonomik koşullar içerisinde faaliyetlerini sürdürebilmeleri ve vergiler
yönüyle nefes alabilmelerine yardımcı olmak niyeti güdüldüğü taktirde,
KVK’nın “muafiyet, istisna ve indirimlerin sınırı” başlıklı
35’inci maddesinin “diğer kanunlardaki muafiyet,
istisna ve indirimlere ilişkin hükümler, kurumlar vergisi bakımından
geçersizdir.” hükmü gereği, KVK’nın 10/1-ı maddesinin üçüncü
fıkrasının üçüncü cümlesindeki “bilançoda yer alan öz sermaye
kalemlerinin sermayeye eklenmesinden kaynaklanan” ifadesinin
devamına parantez içerisinde “213 sayılı Vergi Usul
Kanunu’nun 280/A maddesi neticesinde oluşan olumlu kur farkları hariç” yazılabileceği
ve böylece her iki düzenlemenin de maliye politikası çerçevesinde vergiler
yoluyla finansman desteği, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve teşvik edilmesi
adına birbirini tamamlayacağı kanaatine varılabilmektedir.
5. DEĞERLENDİRME ve SONUÇ
27.03.2018 tarihinde ikinci mükerrer Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe giren 7103 sayılı Kanun’da yer alan 11’inci maddenin
gerekçesinde (VUK’un 280/A maddesi), yatırım teşvik belgesi kapsamında yatırım
yapacak tam mükellef sermaye şirketlerinin yurtdışından getirerek sermaye
olarak koydukları yabancı paraların yatırım teşvik belgesinde öngörülen
yatırımları gerçekleştirmek üzere kullanılan kısmı için yabancı para
değerlemesi nedeniyle ortaya çıkacak vergisel sonuçların önlenmesinin
amaçlandığı açıklanmaktadır. VUK’un 280/A maddesinin birinci fıkrasına göre, bu
yabancı paraların yatırım teşvik belgesi kapsamında sarf olunan kısmı nedeniyle
oluşan olumlu kur farklarının pasifte özel bir fon hesabına alınabileceği
belirtilmiştir. Makalemizde, özel fonda biriken bu tutarların sermayeye
eklenmesi neticesinde KVK’nın 10/1-ı maddesinde yer alan nakit sermaye artırım
indirimi müessesesinden faydalanıp faydalanamayacağı irdelenmiştir. Her ne
kadar, 10/1-ı maddesinde bilançoda yer alan öz sermaye kalemlerinin sermayeye
eklenmesinden kaynaklanan artırımların indirim hesaplanmasında dikkate
alınmayacağı belirtildiyse de, her iki düzenlemenin de maliye politikası
çerçevesinde vergiler yoluyla finansman desteği ve yatırım ortamının
iyileştirilmesi ve teşvik edilmesi adına birbirini tamamladığı sonucuna
varıldığından, yatırım teşvik belgesi kapsamında doğrudan yabancı yatırımların
ülkemize döviz cinsinden sermaye getirerek yatırım yapması, bu yeni
yatırımların içinde bulunduğumuz ekonomik koşullar içerisinde faaliyetlerini
sürdürebilmeleri ve vergi yönüyle nefes alabilmelerine yardımcı olmak niyeti
güdüldüğü taktirde, VUK’un 280/A maddesinin uygulanması neticesinde oluşan
olumlu kur farklarının sermayeye ilave edilmesi suretiyle nakit sermaye artırım
indiriminden yararlanılabileceği kanaatine varılmıştır.
KAYNAKÇA
- 213 sayılı Vergi Usul Kanunu
- 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu
-6637 sayılı Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, https://mevzuat.tbmm.gov.tr/mevzuat/faces/kanunmaddeleri?pkanunlarno=179719&pkanunnumarasi=6637 (Erişim
Tarihi: 07.10.2018)
-7061 sayılı Bazı
Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı, https://mevzuat.tbmm.gov.tr/mevzuat/faces/kanunmaddeleri?pkanunlarno=215318&pkanunnumarasi=7061 (Erişim
Tarihi: 08.10.2018)
-7103 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
-495 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği
-1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği
-Akyol, M. Emin. “Geçmiş Yıl Karlarının
Dağıtılmasından Sonra Nakdi Sermaye Artırımı Yapılması Halinde Faiz İndirimi
Uygulaması”, Vergi Dünyası Dergisi, Sayı: 434, Ekim 2017, s.49.
-Bıyık, Recep.
“Karını Sermayeye Ekleyen Şirketlerin Ortağı Şirketler İçin Önemli Bir Karar
(3)”, https://www.dunya.com/kose-yazisi/karini-sermayeye-ekleyen-sirketlerin-ortagi-sirketler-icin-onemli-bir-karar/425720 (Erişim
Tarihi: 08.10.2018)
-Coşgun, Okan. “Nakit Sermaye Teşvikine İlişkin
Notlar”, Vergi Dünyası Dergisi, Sayı: 416, Nisan 2016, s.165.
-Çetin, Menderes.
“Kar Dağıtımı Sonrasında Sermaye Artışı Yapılması Halinde ‘Sermaye Artışında
İndirim’ Uygulaması Nasıl Olacaktır?”, https://www.verginet.net/dtt/1/kar-dagitimi-sonrasi-sermaye-artisi-indirimi.aspx (Erişim
Tarihi: 07.10.2018)
-Doğrusöz, A. Bumin, Onat, Öznur ve Töralp, Funda
Tunçel. Türk Ticaret Kanunu, Cilt:1, Ankara, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
Yay., 2011.
-Doğrusöz, Bumin.
“Döviz Olarak Getirilen Sermayede Kur Değerlemesi”, https://www.dunya.com/kose-yazisi/doviz-olarak-getirilen-sermayede-kur-degerlemesi/424081
(Erişim Tarihi: 08.10.2018)
-Doğrusöz, Bumin.
“İşletmeleri Rahatlatmak”, https://www.dunya.com/kose-yazisi/isletmeleri-rahatlatmak/428587 (Erişim
Tarihi: 08.10.2018)
-Doğrusöz, Bumin.
“Kurumların Dağıtılmamış Karlarına Stopaj Geliyor”, https://www.dunya.com/kose-yazisi/kurumlarin-dagitilmamis-karlarina-stopaj-geliyor/384209 (Erişim
Tarihi: 08.10.2018)
-Fahran, Ferhat. “Bilançoda Sermayeye
Eklenmesine Mevzuatın İzin Verdiği Fonların Bulunması Halinde, Yalnızca Nakdi
Sermaye Taahhüdüne Dayanan Sermaye Artışının Kanun’a Aykırılığı ve
Değerlendirmelerimiz”, Yaklaşım Dergisi, Sayı: 283, Temmuz 2016.
-Gençaslan, Mustafa Baturhan. “Yurtdışından
Getirilerek Sermaye Olarak Konulan Yabancı Paraların Değerlemesine Yönelik
Analizler”, Vergi Dünyası Dergisi, Sayı: 446, Ekim 2018, ss.123-131.
-Gündüz, Zeki.
“Bilançoları Güçlendirmeye Dönük Öneriler (4)”, https://www.dunya.com/kose-yazisi/bilancolari-guclendirmeye-donuk-oneriler-4/428507 (Erişim
Tarihi: 07.10.2018)
-Kahraman,
Abdulkadir. “Danıştay’dan ‘Bedelsiz Hisse Verilmesi Kar Payı Değil’ Kararı’na
İptal”, https://www.kpmgvergi.com/Blog/Pages/FullBlog.aspx?article=914 (Erişim
Tarihi: 08.10.2018)
-Kurt, Mehmet Emek. “Nakdi Sermaye
Artışlarında Faiz İndirimi Uygulamasıyla İlgili Belirsizlikler Giderildi (Mi)”,
Vergi Dünyası Dergisi, Sayı: 416, Nisan 2016, s.95.
-Kurt, Mehmet Emek. “Nakdi Sermaye Artışlarında
Teşvik Uygulamasıyla İlgili Özellikli Hususlar”, Vergi Dünyası Dergisi, Sayı:
408, Ağustos 2015, s.36.
-Penezoğlu, Yusuf
Gökhan. “Ortak Alacağının Sermayeye İlavesinde Sermaye Artırım İndirimi
Uygulaması”, https://kpmgvergi.com/Blog/Pages/FullBlog.aspx?article=615 (Erişim
Tarihi: 08.10.2018)
-Sak, Güven.
“Hayabusa2, Mascotu, 4 Ekim’de Ryugu’ya İndirdi”, https://www.dunya.com/kose-yazisi/hayabusa2-mascotu-4-ekimde-ryuguya-indirdi/429412,
(Erişim Tarihi: 08.10.2018)
-Sezen, Açıl.
“Şirketlerimiz Borçlu Mu?, https://www.dunya.com/kose-yazisi/sirketlerimiz-borclu-mu/420025 (Erişim
Tarihi: 08.10.2018)
[1] Mustafa Baturhan Gençaslan, “Yurtdışından Getirilerek
Sermaye Olarak Konulan Yabancı Paraların Değerlemesine Yönelik Analizler”,
Vergi Dünyası Dergisi, Sayı: 446, Ekim 2018, s.130.
[2] 495 Sıra No.lu Tebliğ’de yer alan hususlarla ilgili
olarak ayrıntılı değerlendirmelerimize Vergi Dünyası Dergisi’nin 446’ıncı
sayısında yer verildiğinden makalenin ilerleyen bölümlerinde makalemizin
konusunu ilgilendiren durumlar dışında bir değerlendirme yapılmayacaktır.
[3] Yurtdışından getirilerek sermaye olarak konulan
yabancı paralardan işe başlanılan hesap dönemini takip eden hesap döneminin
sonuna kadar harcanmayan kısmının söz konusu hesap dönemlerine ait
vergilendirme dönemlerinin sonun kadar mukayyet değeriyle değerleneceği,
işe başlanılan hesap dönemini takip eden hesap döneminin sonu itibariyle
Kanun’un 280’inci maddesine göre değerleneceği ifade edilmektedir. Bu itibarla,
bir görüşte dövizin şirket hesaplarına girdiği gün ile değerleme günü
arasındaki farkın vergi dışı kalmamasının, bu tutarlar açısından sadece bir
vergi ertelemesi olarak iş göreceği ve belki de yatırımcıya büyük matrahlar
çıkartacağı belirtilmektedir.
Bumin Doğrusöz, “Döviz
Olarak Getirilen Sermayede Kur Değerlemesi”, https://www.dunya.com/kose-yazisi/doviz-olarak-getirilen-sermayede-kur-degerlemesi/424081
(Erişim Tarihi: 08.10.2018)
[4] https://mevzuat.tbmm.gov.tr/mevzuat/faces/kanunmaddeleri?pkanunlarno=179719&pkanunnumarasi=6637 (Erişim
Tarihi: 07.10.2018)
[5] Mehmet Emek Kurt, “Nakdi Sermaye Artışlarında Faiz
İndirimi Uygulamasıyla İlgili Belirsizlikler Giderildi (Mi)”, Vergi Dünyası
Dergisi, Sayı: 416, Nisan 2016, s.95.
[6] Fıkranın gerekçesinde, fonların belirlenmeden,
mevzuatta sermayeye eklenmesine cevaz verilen fonlar olarak tanımlandığı
belirtilmiştir.
[7] 700 Sayılı KHK'nın 173 üncü maddesiyle değişen ibare
ile 09.07.2018 tarihinden itibaren indirim oranında değişiklik yapmaya
Cumhurbaşkanı yetkilidir.
[8] Okan Coşgun, “Nakit Sermaye Teşvikine İlişkin
Notlar”, Vergi Dünyası Dergisi, Sayı: 416, Nisan 2016, s.165.
[9] Mehmet Emek Kurt, “Nakdi Sermaye Artışlarında Teşvik
Uygulamasıyla İlgili Özellikli Hususlar”, Vergi Dünyası Dergisi, Sayı: 408,
Ağustos 2015, s.36.
[10]Zeki Gündüz, “Bilançoları Güçlendirmeye Dönük Öneriler
(4)”, https://www.dunya.com/kose-yazisi/bilancolari-guclendirmeye-donuk-oneriler-4/428507 (Erişim
Tarihi: 07.10.2018)
[11]Abdulkadir Kahraman, “Danıştay’dan ‘Bedelsiz Hisse
Verilmesi Kar Payı Değil’ Kararı’na İptal”, https://www.kpmgvergi.com/Blog/Pages/FullBlog.aspx?article=914 (Erişim
Tarihi: 08.10.2018)
Recep Bıyık, “Karını
Sermayeye Ekleyen Şirketlerin Ortağı Şirketler İçin Önemli Bir Karar
(3)”, https://www.dunya.com/kose-yazisi/karini-sermayeye-ekleyen-sirketlerin-ortagi-sirketler-icin-onemli-bir-karar/425720 (Erişim
Tarihi: 08.10.2018)
[12] Yusuf Gökhan Penezoğlu, “Ortak Alacağının Sermayeye
İlavesinde Sermaye Artırım İndirimi Uygulaması”, https://www.kpmgvergi.com/Blog/Pages/FullBlog.aspx?article=615 (Erişim
Tarihi: 07.10.2018)
[13] M. Emin Akyol, “Geçmiş Yıl Karlarının Dağıtılmasından
Sonra Nakdi Sermaye Artırımı Yapılması Halinde Faiz İndirimi Uygulaması”, Vergi
Dünyası Dergisi, Sayı: 434, Ekim 2017, s.49.
[14] Akyol, s.49.
[15] Akyol, s.49.
Söz konusu özelgeye ilişkin
bir değerlendirmede, sermaye artışı işleminin ortakların kar dağıtımı
sonrasında elde ettikleri gelirleri ile yapılması halinde bu uygulamadan
yararlanılamayacağı yönünde yasal bir düzenleme bulunmadığı, bu nedenle gerekli
vergisel yükümlülükler yerine getirilerek uygulamadan yararlanılabileceği ifade
edilmektedir. Menderes Çetin, “Kar Dağıtımı Sonrasında Sermaye Artışı Yapılması
Halinde ‘Sermaye Artışında İndirim’ Uygulaması Nasıl Olacaktır?”, https://www.verginet.net/dtt/1/kar-dagitimi-sonrasi-sermaye-artisi-indirimi.aspx (Erişim
Tarihi: 07.10.2018)
[16] Recep Bıyık, “https://www.dunya.com/kose-yazisi/karini-sermayeye-ekleyen-sirketlerin-ortagi-sirketler-icin-onemli-bir-karar-3/382379”
(Erişim Tarihi: 08.10.2018)
[17] https://mevzuat.tbmm.gov.tr/mevzuat/faces/kanunmaddeleri?pkanunlarno=215318&pkanunnumarasi=7061 (Erişim
Tarihi: 08.10.2018)
[18] 7061 sayılı Kanun tasarısında yer alan ancak
yasalaşmayan “dağıtılmamış karların sermayeye eklenmesi” hususuyla ilgili
olarak bir görüşte, eklenmesi öngörülen tutarların KVK’nın 10/1-ı maddesinde
düzenlenmiş olan nakit sermaye artırımı teşvikinden de yararlanacağı öngörülse
idi tasarıdaki düzenlemenin daha yararlı olabileceği ve yatırım ortamının
iyileştirilmesine de hizmet edeceği belirtilmektedir.
Bumin Doğrusöz, “Kurumların
Dağıtılmamış Karlarına Stopaj Geliyor”, https://www.dunya.com/kose-yazisi/kurumlarin-dagitilmamis-karlarina-stopaj-geliyor/384209 (Erişim
Tarihi: 08.10.2018)
[19] Bir görüşte, bu düzenleme haricinde, kur farklarına
dayalı fiyat artışının gelirleri artırdığı için, bu kur farklarının gelir gibi
vergilendirilmeyerek işletmelerin işletme sermayelerinin korunması gerektiği
ifade edilmektedir.
Güven Sak, “Hayabusa2,
Mascotu, 4 Ekim’de Ryugu’ya İndirdi”, https://www.dunya.com/kose-yazisi/hayabusa2-mascotu-4-ekimde-ryuguya-indirdi/429412 (Erişim
tarihi: 08.10.2018)
[20] Yine benzer bir görüşte, kur farklarının ve hatta
vade farklarının realize olmadıkça, bir başka deyişle fiilen ortaya çıkmadıkça
vergilendirilmemesinin sağlanması gerektiği, bir geçici madde ile 2018 ve
izleyen bir veya iki yıl için bu yönde bir düzenleme yapılabileceği ve bu
konudaki değerleme hükümlerinin askıya alınabileceği ifade edilmektedir.
Bumin Doğrusöz, “İşletmeleri
Rahatlatmak”, https://www.dunya.com/kose-yazisi/isletmeleri-rahatlatmak/428587 (Erişim
Tarihi: 08.10.2018)
[21] Ferhat Fahran, “Bilançoda Sermayeye Eklenmesine
Mevzuatın İzin Verdiği Fonların Bulunması Halinde, Yalnızca Nakdi Sermaye
Taahhüdüne Dayanan Sermaye Artışının Kanun’a Aykırılığı ve
Değerlendirmelerimiz”, Yaklaşım Dergisi, Sayı: 283, Temmuz 2016.
[22] ISO 500 listesindeki işletmelerin toplam borçlarının
öz kaynaklarına oranı 2013 yılında % 132 iken bu oranın bu yıl % 170’e
yükseldiği ve bu artışın bir kısmının şirketlerin daha fazla borç almasından
kaynaklandığı belirtilmektedir. Yine öz kaynakların aktife oranının 2013
yılında % 43 iken geçen sene % 37’ye düştüğü ifade edilmektedir. Yani şirketler
faaliyetlerini daha az öz kaynakla ve daha çok borç alarak idame
ettirmektedirler. Açıl Sezen, “Şirketlerimiz Borçlu Mu?, https://www.dunya.com/kose-yazisi/sirketlerimiz-borclu-mu/420025 (Erişim
Tarihi: 08.10.2018)