01.11.2022 15:16
Danıştay
Vergi Dava Daireleri Kurulunun Kararı
Üzerine
Düşünceler
1. Giriş
26.07.2022
tarihli ve 31904 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Danıştay Vergi Dava
Daireleri Kurulunun (DVDDK) 18.05.2022 tarihli ve E. 2022/2, K. 2022/7 sayılı kararı
ile 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un
7/9’uncu fıkrasında 10.12.2018 tarihinde yapılan yasal değişiklik öncesi
dönemde yapılan işlemler yönünden Kanun kapsamında riskli yapı ilan edilerek
dönüşüme tabi tutulduktan sonra inşa edilen yeni taşınmazın satışı aşamasında
alıcı ve satıcı tarafından ödenen tapu harcının harçtan istisna olduğu yönünde
bölge idare mahkemeleri dava daireleri kararları arasındaki aykırılık
giderilmiştir.
Buna
göre, dönüşüm uygulamaları sonrasında inşa edilen yeni yapıların hak sahibi
maliklerle müteahhitler tarafından üçüncü kişilere satışında harç
istisnası tatbik edilmesi gerektiği ve bu uygulamanın 6306 sayılı Kanun’un
7/9’uncu fıkrasını değiştiren 7153 sayılı Kanun’un ilgili hükmünün yürürlüğe
girdiği 10.12.2018 tarihinden önce düzenlenen satış sözleşmeleri için geçerli
olduğu vurgulanmıştır.
Kararda yer alan hukuksal nedenlere
bakıldığında, mevzu bahis tarih öncesinde 6306 sayılı Kanun’un yürürlükte
bulunan; “Bu Kanun uyarınca yapılacak olan işlem, sözleşme, devir
ve tesciller ile uygulamalar, noter harcı, tapu harcı, belediyelerce
alınan harçlar, damga vergisi, veraset ve intikal vergisi, döner sermaye ücreti
ve diğer ücretlerden; kullandırılan krediler sebebiyle lehe alınacak paralar
ise banka ve sigorta muameleleri vergisinden müstesnadır.” hükmünün herhangi
bir sınırlama olmadan geniş bir istisna alanı yarattığı, riskli yapıların
dönüşüm sürecinde Kanun’un amacı da göz önünde bulundurularak vergi ve harç
istisnasını daraltacak yorumlardan kaçınılması gerektiği, ayrıca 6306 sayılı
Kanun’a ait Yönetmeliğin 16/9-ç bendinde yer alan düzenlemenin dönüşüm
uygulamaları sonrasında meydana gelen yeni yapıların ilk satışını, devrini ve
tescillerini de istisna kapsamında değerlendirdiği belirtilmiştir.
Bu kapsamda tapu harcı istisnasına konu
olaylarla ilgili olarak Maliye Bakanlığı görüşleri, 6306 sayılı Kanun’un
7/9’uncu maddesinin eski ve güncel hali, Kanun’a ait Yönetmeliğin eski ve değişen
düzenlemeleri irdelenerek DVDDK kararı analiz edilmeye ve kararda belirtildiği
gibi eski hükmün sınırsız bir istisna alanı yaratıp yaratmadığı anlaşılmaya çalışılacaktır.
2. 7153 sayılı Kanun ve Yönetmelik
Değişiklikleri Öncesi Durum
Yazının giriş bölümünde de yer aldığı üzere,
riskli alan ve yapı dönüşümünü sağlamak amacıyla yürürlüğe sokulan 6306 sayılı
Kanun’un “dönüşüm gelirleri” başlıklı 7’inci maddesinin 9’uncu
fıkrasının ilk hali; “Bu Kanun uyarınca yapılacak olan işlem, sözleşme, devir
ve tesciller ile uygulamalar, noter harcı, tapu harcı, belediyelerce alınan
harçlar, damga vergisi, veraset ve intikal vergisi, döner sermaye ücreti ve
diğer ücretlerden; kullandırılan krediler sebebiyle lehe alınacak paralar ise
banka ve sigorta muameleleri vergisinden müstesnadır.” şeklindeydi.
Dolayısıyla, Kanun uyarınca yapılacak olan adı geçen işlemler sebebiyle Hazine dönüşüm
gelirlerinden vazgeçmektedir.
Söz konusu Kanun’a ait Yönetmelik 15.12.2012
tarihinde yayımlanmasına rağmen bu tarihli Yönetmelik’te istisna uygulamalarına
yönelik herhangi bir düzenleme bulunmamaktaydı. 02.07.2013 tarihli değişiklik
ile Yönetmeliğin 16’ncı maddesine 9/a bendi olarak; “Kanun kapsamında,
ilgili kurum veya gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerince yapılacak olan işlem,
sözleşme, devir ve tesciller ile uygulamalar, noter harcı, tapu harcı,
belediyelerce alınan harçlar, damga vergisi, veraset ve intikal vergisi, döner sermaye
ücreti ve diğer ücretlerden; kullandırılan krediler sebebiyle lehe alınacak
paralar ise banka ve sigorta muameleleri vergisinden muaftır.” düzenlemesi
eklenmiştir. Yönetmeliğin bu düzenlemesine bakıldığında işlem, sözleşme, devir
ve tesciller ile uygulamalar nedeniyle istisnadan yararlanacak olan tarafların
belirtildiği anlaşılmakta olup, bu istisnalardan ilkesel olarak ilgili kurum (uygulama
alanında dönüşüm projesi gerçekleştirecek olan Bakanlık, İdare ve Toplu
Konut İdaresi Başkanlığı) veya gerçek/özel hukuk tüzel kişilerinin yani uygulama
alanında hak sahibi olan malik, kiracı ya da sınırlı ayni hak sahibi olarak en
az bir yıldır ikamet edenlerin veya işyeri işletenlerin faydalanabileceği
anlaşılmaktadır. Bu yönde bir yorumlamanın gerek Yönetmeliğin amaç ve
kapsamının belirtildiği 1’inci maddesinde ifade edilen “… 6306 sayılı Kanun
uyarınca … hak sahibi olacaklarla yapılacak anlaşmaya ve yapılacak
yardımlara…” gerekse “değer tespiti ve uygulama alanında hak sahipliği”
başlıklı 4’üncü bölümünün 13’üncü ve 14’üncü maddelerine uygun olduğu
değerlendirilmektedir.
Söz konusu Yönetmeliğin 16/9’uncu fıkrasında
25.07.2014 tarihinde yapılan değişiklikle beraber “Kanun kapsamında” ifadesi “Kanun
uyarınca” değiştirilmiş ve c bendinden sonra gelmek üzere ç/1 bendi olarak;
“İlgili kurum ile uygulama alanındaki
yapıları malik olarak kullanan gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerince
yapılan;
1)
Uygulama
alanındaki yapıların dönüşüme tabi tutulmadan önce ilk satışı, devri ve
tescili işlemleri ile Kanun kapsamında yapılacak uygulamalar neticesinde
meydana gelen yeni yapıların ilk satışı, devri ve tescili işlemleri” düzenlemesi eklenmiştir.
Bu değişiklikten yapılması gereken çıkarımın
gerek Kanun’un 7/9’uncu fıkrasında yer alan hükmün gerekse de bu hükmün
Yönetmelik’teki yansıması olan 16/9-a bendinin esas itibarıyla dönüşüm öncesi
ya da dönüşüm sonrası yapılacak satışlara ilişkin olarak herhangi bir istisnayı
kapsamadığı şeklinde olabilecektir. Öyle ki, Yönetmeliğe eklenen 16/9-ç
bendinin dönüşüm öncesi ve sonrası “ilk satışa” ilişkin bir düzenleme olması ve
c bendindeki genel düzenlemenin ise muhafaza edilmiş olması da bu çıkarımı
kuvvetlendirebilecektir. Öte yandan, a bendinde yer alan düzenlemeyle bahsi
geçen ç/1 bendi düzenlemesinin çelişmemesi gerektiğinden hareketle de Yönetmelik’te
yer alan “… yeni yapıların ilk satışı” ifadesinin aslında açıklayıcı bir amaçla
Yönetmelik içerisine dahil edildiği, söz konusu düzenlemenin üçüncü kişilere
yapılan satışları istisna tutmak niyetinde olmadığı, aksine meydana gelen yeni
yapının veya ilgili kısmının (örneğin, taşınmaz inşası sonrası satışı vaad
edilen belirli arsa payı nedeniyle hak sahibi yükleniciye konut/iş yerinin
satılması/tapuda devri ilk satış olarak değerlendirilir) ilk satış hükmünde
olan tapuda hak sahibine devredilmesine veya satılmasına ilişkin bir istisna
tanınması amacını taşıdığı anlaşılmaktadır.
Zira gerek ilk satış işleminin gerekse de
devir işleminin bu “Kanun uyarınca” yapılması gerekmektedir. Tersi bir
durumdaysa riskli yapılar çevre ve insan sağlığını korumak açısından değil
kazanç amaçlı yenilenebilecek ve ayrıca yapıların malikler tarafından Kanun
uyarınca hak sahibi olmayan üçüncü kişilere satılmasıyla, riskli olmayan
yapıların malikleri tarafından alım-satıma tabi tutulmaları sırasında harç
tahsil edilip edilmemesi noktasında eşitlik ilkesine aykırı bir durum ortaya
çıkmasına sebebiyet verilecektir.
Diğer yandan, bahsedilen kararda yer alan
karşı oy gerekçesinde ifa edildiği üzere, idare tarafından yürürlüğe sokulan
tali mevzuatın üst hukuk normlarına uyumlu olması gerektiği ve normlar
hiyerarşisine göre üst konumda yer alan yasa maddesinin yönetmelik
düzenlemesiyle genişletilemeyeceği tabiidir. Dolayısıyla, yasada öngörülmeyen
üçüncü kişilere satışta tapu harcı istisnası hükmünün Yönetmelik düzenlemesiyle
yürürlüğe sokulamayacağı aşikardır.
DVDDK kararının hukuki değerlendirme kısmında
belirtildiği üzere, ilgili maddenin (ve Yönetmelik’teki düzenlemenin) herhangi
bir sınırlama olmadan geniş bir istisna alanı yarattığına dair bir yoruma
varıldığında, Yönetmelik’te yapılan söz konusu açıklayıcı değişikliğin haşiv
olduğu sonucu da ortaya çıkabilecektir.
7153 sayılı Kanun değişikliği öncesi verilen
Maliye Bakanlığı görüşlerinde 6306 sayılı Kanun uyarınca yapılan dönüşümlerde hak
sahibi maliklerin bu Kanun uyarınca yapacağı işlemlere istisna
öngörülmekte olduğu ve hak sahiplerinin taraf olmadığı işlemlerin Kanun
kapsamında değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı sıklıkla ifade edilmiştir.
Örneğin, Erzincan Valiliği Defterdarlık Gelir
Müdürlüğünün 23.07.2015 tarih ve 61316220-2015/6306 -1-3 sayılı özelgesinde, “…
Buna göre, uygulama alanındaki yapıları malik olarak kullanan gerçek veya özel
hukuk tüzel kişilerince, uygulama alanındaki yapıların dönüşüme tabi tutulmadan
önce Kanun uyarınca yapılan ilk satışı, devri ve tescili işlemleri ile 6306
sayılı Kanun kapsamında uygulama alanında inşa edilerek hak sahibi malikler ile
düzenlenecek sözleşme kapsamında verilecek konut ve işyerlerinin, hak sahibi
adına tapuya tescilinde harç aranılmaması gerekmekte olup, hak sahibi malikler
adına tescil edilen gayrimenkullerin maliklerince satılmasına yönelik
işlemlerin yukarıda açıklanan istisna hükmü kapsamında değerlendirilmesine
imkan bulunmamaktadır.” görüşü verilmiştir.
Yine, Ankara Vergi Dairesi Başkanlığının
19.10.2016 tarih ve 90792880-140.10.01[2016/718]-295777 sayılı özelgesinde
benzer şekilde, “… Buna göre, üzerinde riskli yapı şerhi bulunan uygulama
alanındaki yapıları malik olarak kullanan gerçek veya özel hukuk tüzel
kişilerince, yapının 6306 sayılı Kanun kapsamında riskli yapı olduğu hususunun
tapu kütüğünde belirtildiği tarihten itibaren söz konusu yapıların dönüşüme
tabi tutulmadan önce Kanun uyarınca yapılan ilk satışı, devri ve tescili
işlemleri ile 6306 sayılı Kanun kapsamında uygulama alanında inşa edilerek hak
sahibi malikler ile düzenlenecek sözleşme kapsamında verilecek konut ve iş
yerlerinin, hak sahipleri adına tapuya tescili ile müteahhit firmalara düşen
bağımsız bölümlerin müteahhit firmalar adına tapuya tescilinde harç
aranılmaması gerekmekle birlikte; söz konusu yapıların hak sahibi malikler veya
müteahhitler tarafından satılması durumunda söz konusu devir işlemlerinden harç
aranılacaktır.” görüşü verilmiştir.
3. 7153 sayılı Kanun ve Yönetmelik
Değişiklikleri Sonrası Durum
10.12.2018 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan
7153 sayılı Kanun ile 6306 sayılı Kanun’da birtakım değişiklikler yapılmıştır.
Konumuzu ilgilendiren değişiklikler sonucunda mezkûr Kanun’un 7/9’uncu fıkrasının
son hali aşağıdaki gibidir.
“(9) Bu Kanun uyarınca yapılacak olan ve Bakanlık, TOKİ, İller Bankası
Anonim Şirketi, İdare ve dönüşüme konu yapıların inşası işini yüklenen
müteahhit ile malik ve en az bir yıldır kiracı veya sınırlı ayni hak sahibi
olarak riskli yapıyı kullanan gerçek kişiler veya özel hukuk tüzel kişilerinden
birinin taraf olduğu;
a) Bu Kanun kapsamındaki taşınmazların dönüşüme tabi tutulmadan önce
ilk satışı, devri, tescili ve ipotek tesis edilmesi işlemleri ile bu Kanun
kapsamında yapılacak uygulamalar neticesinde meydana gelen yeni yapıların
malik, işi yüklenen müteahhit ve en az bir yıldır kiracı veya sınırlı ayni hak
sahibi olarak riskli yapıyı kullanan gerçek kişiler veya özel hukuk tüzel
kişilerine ilk satışı, devri, tescili ve ipotek tesis edilmesi işlemleri,
…
c) Kanun kapsamında yapılacak uygulamalar neticesinde
meydana gelen yeni yapıların işi yüklenen müteahhit, Bakanlık, TOKİ, İller
Bankası Anonim Şirketi, İdare ve bunların iştirakleri ile Gayrimenkul Yatırım
Ortaklıkları (GYO) tarafından gerçekleştirilecek ilk satışı, devri, tescili ve
ipotek tesis edilmesi işlemleri,
ile bu bentlerde belirtilen yapıların
dönüşümüne ilişkin olarak Kanun uyarınca yapılacak diğer işlemler noter harcı,
tapu harcı, … istisnadır.”
Mevzu bahis Yönetmeliğin 16/9’uncu maddesinin
son haliyse şu şekildedir;
“(9) Kanun kapsamındaki
vergi, harç ve ücret muafiyetleri, uygulama alanındaki mevcut yapıların imar
mevzuatına uygun olup olmadığına bakılmaksızın, Kanunun 7 nci maddesinin
dokuzuncu ve onuncu fıkraları ile bu maddenin on ila on ikinci fıkralarında
belirtilen şartlar dahilinde uygulanır.”
7153 sayılı Kanun’a ait Çevre Komisyonu
Raporunda 6306 sayılı Kanun kapsamında hangi vergi, harç ve ücretlerin istisna
olduğu ve bu istisnalardan kimlerin ve hangi şartlarda faydalanacağının açıkça
düzenlenerek uygulamada yaşanan tereddütlerin giderilmesinin amaçlandığı ve
6306 sayılı Kanun kapsamındaki hak sahiplerine (malikler ile en az bir yıldır
kiracı veya sınırlı ayni hak sahibi olarak riskli yapıyı kullananlara) yönelik
yürürlükteki banka ve sigorta muameleleri vergisi istisnasının devam etmesinin
sağlanması amacıyla değiştirilmek, dönüşüm uygulamalarını teşvik etmek için
yeni yapıların ilk satışlarında harç muafiyeti getirilmesine yönelik olarak
bent eklenmek ve teselsül ettirilmek suretiyle kabul edildiği
belirtilmiştir.
Çevre Komisyonu Raporunun yukarıda altı
çizili ifadesine göre esas itibarıyla değişiklik öncesi Kanun hükmünün
dönüşümün taraflarından herhangi birine yapılacak olan ilk satışa yönelik olarak
bir istisna öngörmediği iddia edilebilir. Öyle ki, değişikliğin dönüşüm
uygulamalarını teşvik etmek amaçlı gerçekleştirildiği ve buna yönelik olarak da
ilk satışta tapu harcı istisnası getirildiği belirtilmiştir.
DVDDK kararına bakıldığında 7153 sayılı
Kanun’la yapılan değişiklikle harç istisnasının sınırlarının sözleşmenin
tarafları yönünden daraltıldığı ve genişletici yorum nedeniyle kararda varılan
sonuç yönünden harç istisnasının Kanun değişikliği öncesindeki satışlar
açısından geçerli olduğu kabul edilmiştir. Halbuki, yasa koyucunun iradesinden
de anlaşıldığı üzere yeni hükümler harç istisnası sınırlarını daraltmak bir
yana teşvik etmek amaçlı olarak ihdas edilmiştir. Gerek dönüşüm sonrası yeni
yapıların müteahhit adına ilk satışı gerekse meydana gelen yeni yapıların işi
yüklenen müteahhit tarafından ilk satışında tapu harcı istisnası
öngörülmektedir.
Sonuç olarak, kararda belirtildiği gibi yasa
koyucunun bir mevzuuda sınırı, ölçüsü ve tarafları belirlenmemiş bir şekilde
istisna tanımasının mümkün olmadığı ayrıca bu hususun eşitlik ilkesinde
aykırılığa sebep olabileceği ve 6306 sayılı Kanun’un 7/9’uncu fıkrasında 7153
sayılı Kanun’la yapılan değişikliğin tapu harcı istisnası sınırlarını daraltmak
bir tarafa dönüşümü teşvik etmek amacıyla ilave bentler getirdiği
anlaşılmaktadır.