01.11.2022 14:56
Kur Korumalı Mevduat Dönüşümüne Bir Kala
Sorunsallar ve Yorumlar
Vadeli ve Vadesiz Döviz
Tevdiat Hesaplarının Birlikte Ele Alınması:
İlgili Tebliğ’in 40.3.1.1. bölümünün ikinci
paragrafında istisnaya konu edilecek kur farkı gelirinin nasıl tespit edilmesi
gerektiği düzenlenmektedir. Buna göre, istisnaya konu edilecek kur farkı
gelirinin tespitine münhasır olmak üzere dönem içi döviz
çıkışlarında ve istisna tutarının hesaplanmasında ilgili hesaba giriş sırasının
esas alınması gerektiği belirtilmektedir. Ancak, vadeli döviz tevdiat
hesaplarına 01.10.2021-31.12.2021 tarihleri arasında herhangi bir giriş çıkış
olmasa da giriş çıkış işlemlerinin gerçekleştiği diğer döviz tevdiat
hesaplarıyla birlikte değerlendirilmesi gerekip gerekmediği sorunsalı ortaya
çıkmaktadır. İstisna kazancın tespitine yönelik münhasıran FIFO
yönteminin uygulanacağı görüşü benimsendiğinde vadeli döviz tevdiat hesapları
da vadesiz hesaplarla birlikte alınması gerekir gibi bir sonuç ortaya çıkarken
söz konusu hesaplara herhangi bir giriş/çıkış olmadığı yani bu hesapların
hareketsiz kaldığı dikkate alındığındaysa FIFO yönteminin uygulanmaması
gerektiği gibi yoruma da ulaşılabilmektedir. Zira Tebliğ’deki, hesaba yönelik
giriş çıkış yaklaşımıyla hareketli hesapların vurgulandığı anlaşılmaktadır.
Arbitrajın Hesaplar Arası Aktarım
İşlemi Olup Olmadığı:
Özellikle ihracatçı firmalarda karşılaşılan
bu durumda avro cinsinden yapılan ihracatın karşılığında hesaplara intikal eden
dövizin yurt içi alışlarda kullanılması için ABD dolarına dönüşümünde söz
konusu işlemlerin hesaplar arası aktarım olarak değerlendirilip
değerlendirilemeyeceği gibi bir durum ortaya çıkmaktadır. Tebliğ’e bakıldığında
hesaplar arasında yapılan aktarma işlemlerinin giriş çıkış olarak
değerlendirilmemesi gerektiği konusunun aynı döviz cinsiden hesaplar için
belirtildiği anlaşılmaktadır. Söz konusu işlemlerin bir döviz cinsinin satılıp
başka bir döviz cinsinin alınması nedeniyle virman kapsamında
değerlendirilemeyeceği sonucuna varılabilmekle birlikte esas itibariyle
işletmenin Bankalar hesabına giren paranın sadece bir kez girdiği diğer işlemlerinse
finansal bir işlemden ziyade paranın diğer bir dövize dönüşerek diğer döviz
tevdiat hesabına aktarımından ibaret olduğu dolayısıyla aktif varlığı
değiştirmediği değerlendirmesi de yapılabilecektir.
Diğer Hesaplarda
(Ticari/Diğer Alacaklar, Ortaklardan Alacaklar, Verilen Avanslar vb.) veya
Repoda Yer Alan Dövizlerin Durumu:
Tebliğ’in 40.2. bölümünde şirket aktifinde
mevcut olmakla birlikte 1211 sayılı Kanun’un ilgili hükmü kapsamında TL’ye
dönüşümü yapılamayacak olan alacaklar ve verilen avanslar gibi hesaplarda
izlenen yabancı paraların bu kapsamda istisnaya konu edilemeyeceği ifade
edilmiş. Dolayısıyla dönüşümü yapılamayacak şeklinde kabul edilen bu türden
dövizlerin istisna kapsamında değerlendirilemeyeceği sonucuna
varılabilmektedir. Diğer yandan, Tebliğ’de yer alan örneklerde bilançonun Bankalar
hesabında yer alan döviz tevdiat hesaplarının istisnaya konu edilebileceği izah
edilmektedir. Dolayısıyla, bilançonun menkul kıymetler hesap grubunda takip
edilen ve repoda tutulan dövizin de istisnaya konu edilemeyeceği gibi bir sonuç
ortaya çıkarken dönem içerisinde repo dönüşü menkul kıymetler hesabından Bankalar
hesabına intikal ettirilen dövizlerin istisna kapsamındaki FIFO hesabında
dikkate alınması gerektiği sonucuna varılabilmektedir.
Dönüştürülmeyen Dövize Ait
İstisna Kazancın Durumu:
Tebliğ’in 40.3.1.1.1. bölümünün son örneğine
bakıldığında her ne kadar dönüştürülen yabancı para ABD doları olsa da istisna
uygulanacak tutarın tespitinde dönüştürülmeyen para olan avro’daki zarar da
dikkate alınmaktadır. Peki bunun tersi bir durumu nasıl değerlendirmek
gerekmektedir? Yani dönüştürülmeyen yabancı paradan istisna kazancı çıktığı bir
senaryoda bunu beyanname üzerinden istisnaya konu edilecek kur kazancı
istisnası olarak dikkate almak gerekmekte midir? Geçici 14’üncü maddenin birinci
fıkrasına baktığımızda esas itibarıyla dönüşüm kuru üzerinden TL’ye çevrilen
hesaplar ile ilgili olarak bu istisnadan yararlanılabileceği belirtilmektedir.
Dolayısıyla, dönüştürülmeyen bir paraya ait muhtemel bir zararın/kazancın
dönüştürülen parayla ilişkilendirilmemesi gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Ancak, Tebliğ’de dönüştürülmeyen döviz tevdiatına ait muhtemel bir zarar
kazançtan indirim konusu yapıldığından bunun aksinin de imkan dahilinde olabileceği
değerlendirilmektedir.